31 Mayıs 2008 Cumartesi

...İNSANLARI ANLAMAK...



İnsanları anlamak zor zanaat doğrusu..eskiden insanları anlayabileceğime kendimi inandırmıştım şimdi ise bu inancımı yitirmiş durumdayım..buna inandığım zamanlarda işe insanları sınıflandırma ile başlamıştım..kibirli insan… duygusal insan… çıkarcı insan… doğrucu insan… sinirli insan… her şeye ‘’ben’’ diyen insan…kendini dünyanın merkezi zanneden insan…v.s v.s…sonra baktım ki bunlar say say bitmiyor yani bu işte de başarılı olamadım…sonra karşıma çıkan insanları değerlendirmeye başladım bir de benim bu tip insanlar karşısındaki tutumlarımı…yani sadece insanları değil benimde bu tip insanlar karşısındaki durumum davranışlarımda önemliydi benim için..ama ne yazık ki karşıma çıkan insanlar çok çeşitliliğini yitirmeye başladı daha sonra… üç çeşide indirgediler kendilerini…1_çıkarcı insanlar…2_her şeye ‘’BEN’’ diyen insanlar..3_kendini dünyanın merkezi zanneden insanlar…
Dedim ya benim tutumlarımda çok önemliydi…tutumum sabitti silip atmak biraz yara almak biraz inancını yitirmek ve daha sonrada silip atmak…öyle insanlar var ki şu dünyada basit çıkarları için yanındayken karşında olabiliyorlar…ve daha sonra da bu davranışları kendilerine konduramayıp sana ağır sıfatlar yakıştırıyorlar…ve en ağırı da karşında bulunan birinin gözünün içine baka baka yalan söylemesidir…bu en ağırıdır…
Kendini dünyanın merkezi zanneden insanlar ayrı bir vaka…her şey onların etrafında döner her şeyi bildiklerini zannederler..ve o olmazsa dünya var olmaktan çıkar sanırlar…hani bir tabir vardır.. küçük dağları ben yarattım… aynen öyle bir havadadırlar…bu insanlarla anlaşmak çok güçtür..her şeyi bilmek isterler…her şeyde olmak…
Ama küçük bir toplulukta olsa hala iyi insanların olduğuna inanıyorum zaman zaman…ya da inanmak istiyorum…etrafımdakilere baktığımda bir elin beş parmağı kadar bile etmeseler de…
Hayat zor diye söylenip durur insanlar halbuki hayat zorlaştıran biz insanlar değil miyiz?..ne yani hayat bir canavar ve bizi yok etmek için mi var oldu?.. elbette ki hayır…hayatı zor yapan her zaman insanlar ve onların yarattığı sorunlar olmuştur…hayattan nefret ettiğiniz anları düşünün acı çektiğiniz, yara aldığınız, bu ne biçim dünya dediğiniz…bunlarda tek başına hayat ve hayatın var olması mıydı belli başlı neden..?hayırr..! etrafınızdakiler size bu cümleleri kurduranlardı değil mi..? O zaman ne diye hayatı suçlayıp duruyoruz?..ne diye hayattan yakınıp duruyoruz..? Zor olan hayat değil insanlar ve etrafımızdakiler…insanların amaç ve çıkarları için yaptıkları…

Read more...

19 Mayıs 2008 Pazartesi

NEV..SUSMA..



Susma birşey söyle biraz olsun yardım et
Gelemiyorum üstesinden ben bu aşkın tek başıma
Susma sen sustun ya yalnızlık çöktü üstüme
Anladım bu bir rüya, anladım bu son veda

Her gece hayalimde çiziyorum resmini,
Her halini fikrine sürgün sesine hasret
Sabah olup uyanınca silipde gidiyorsun ya
Tek başıma zaten hiç benim olmadın ki..

Yine de insan soruyor kendine
bu yazık hikayenin neresindeyim? yeterki…

Susma birşeyler söyle biraz olsun yardım et
Gelemiyorum üstesinden ben bu aşkın tek başıma
Susma sen sustun ya yalnızlık çöktü üstüme
Anladım bu bir rüya, anladim bu son veda

Ne kadar kırılsamda Ah etmem hakkım yok buna
Hem zaten davetsiz bir misafirdim ben aşkımla
Ne bir aptalın gölgesiyim ne bir sevda küresiyim
Sadece hesapsız bir gönül bahçesiyim

Yine de insan soruyor kendine
Bu yazık hikayenin neresindeyim yeterki

Susma birşeyler söyle biraz olsun yardım et
Gelemiyorum üstesinden ben bu aşkın tek başıma
Susma sen sustun ya yalnızlık çöktü üstüme
Anladım bu bir rüya, anladım bu son veda...

Read more...

16 Mayıs 2008 Cuma



Bir gün olsun unutunca
Dışımda kalıyorsun
Oysa seni düşününce
İçime sığmıyorsun

Zaman zaman o zaman
Zaman zaman o zaman

Gözlerimi kapatınca
Yanımda oluyorsun
Seni öpsem,seni okşasam
Farkına varmıyorsun
Hergün akşam oluşunda
Kadehime doluyorsun
Yudum yudum, damla damla
Düşüncem oluyorsun
Sigaramın dumanında
Dudağıma konuyorsun
Her nefeste derin derin
İçime doluyorsun

Zaman zaman o zaman
Zaman zaman o zaman

Söz-Müzik: Fikret Kızılok

Read more...

9 Mayıs 2008 Cuma

BENİ TARİHLE YARGILA




titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
ve tarihle yargıla

bal değildir ölüm bana,
idam gül değildir bana,
geceler çok karanlık,
gel düşümdeki sevgilim,
ay ışığı yedir bana

ahh ben hasrete tutsağım,
hasretler tutsak bana
bıyığımdan gül sarkmaz,
bıyık bırakmak yasak bana,
mahpus bana, sus bana.
yağlık ilmek boynuma
sevgili yerine
koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
ve sonra sabırla beklerim,
bulutları çekersiniz üstümden,
suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
ve o güzel geleceği getirirsiniz bana
ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
gözlerimde güneş koşar,
ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma

duygu bana, öykü bana,
roman gibi her an bana
hücremde yalnızım gel,
gel düşümdeki sevgilim,
soyunup hazırlan bana.

biraz sonra asmaya götürecekler beni,
biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
hoşçakalın sevdiklerim;
dört mevsim, yedi kıta, mavi gök
bütün doğa hoşçakalın
hoşçakalın sevdalılar,
çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
hoşçakalın
hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
sevda türküleri ve şiirler.
bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
dağlarında yürüdüğümüz toprak,
yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın
hoşçakalın ağız tatlarım;
sıcak çorbam, çayım, sigaram
havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram
parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
ve kalemimi, ve saatimi,
ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
hoşçakalın, hoşçakalın

dostum bana, sevdam bana,
soluğunu geçir bana,
uyku tutmuyor gözüm,
anılar sıraya girdi.
gel anne süt içir bana.

hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
yedi bölge, dört deniz,
yedi iklim, altmış yedi şehir,
okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları
deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
ve işçiler ve köylüler
hoşçakal ülkem
hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
sınırlı olmayan mekana,
sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
en sevda halimle, en yaşayan halimle,
gidiyorum dostlarım,
hoşçakalın, hoşçakalın
beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
beni yüreğimle, beni özümle,
bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
tarihle anla beni,
ve öyle yargıla.
söz:Ersin Ergün
müzik:Ahmet Kaya

Read more...
Blog Widget by LinkWithin

    © Blogger template by Emporium Digital 2008

YUKARI ÇIK