17 Haziran 2008 Salı

Yarim Haziran...!



bugün hem birşeyler yazasım var hem de yok...hem çok şey var dilimin ucunda hem yok...bende uzun bir süre önce okuduğum bir kitabın güzel bölümünü sizle paylaşmak istedim...

YARİM HAZİRAN

Kim bilir kaç baharı birlikte uğurladık seninle..kim bilir kaç yazı karşıladık kan ter içinde..
İlhamısın ergenlik şiirlerimin, o ilk Haziran'dan beri..Yaş günlerimin fener alayı,ilkyaz günahlarımın tanığsın...
Tanığısın yüzüme düşen gözlerin, tenime değen ellerin..
Senle başlayıp sende bitirdim bunca yılı..
Sendin hararetli yıl sonu muhasebelerinin değişmez takvim yaprağı...Tutkunum sana...Sadık itaatkar ve hayran..
...YARİM HAZİRAN!...
Hasretle bekleyip iple çektim gelişlerini çoğu zaman...
Sen hep iki bahar arasında,hazlar zamanı çıkageldin;eteklerinde ilkyaz coşkuları ve isyanlarla...
Haziranlarda aşık, haziranlarda pişman, haziranlarda ergen oldum.
İşte burada yıllar yılı getirip iadesiz taahhütsüz önüme atıverdiğin eski yaşlar...Kimi hakkınca yaşanmış, kimi belki hiç yaşanmamış...Kimi çocuk,kimi genç,kimi olgun..
Her serin baharın ardından yaz kokulu, yıldızlı müjdeler taşıdın bana..Hararetli ve çıplak Temmuz akşamları vaat ettin...peşi sıra hazan geldiğini hissettirmeksizin bir süre...
Gün oldu tomurcuk olup çiçek çiçek boy verdin;gün oldu şiddet yüklü bir öfke bulutuna tutunup seller yağdırdın gecikmiş bahar dallarının üzerine..hazırlıksız..insafsız...
Öncesiz ve sonrasız aşklarda oyaladın beni...
...kimi gerçek,çoğu yalan..
Zamanla,ibadet eder gibi sevmeyi öğrettin;üzerine kırağı düşmüş beyaz bir gül kadar taze...bir o kadar kusursuz...
Anladım ki,Haziran'da sevmek yaman...Yarim Haziran!..

Ocaklar kurdum sıcacık...Aşım,eşim,işim oldu katıksız,riyasız...Oğullar ve gecikmiş heyecanlar verdin bana...
Gidemediğimiz uzak denizleri çocuklarımıza isim yaptık...onlar yüzsün diye yüzemediklerimizi...
Geride kırık dökük onlarca Haziran bırakarak karşıladık yarınları...Ve sen bağışladın hatalarımı yıl sonun bilançolarında...Sorguda ele vermedin beni...Tanıyamadılar kimlik tespitinde bedenimi,kalbimi...
Kim bilir kaç sırrı sakladın...kaçını ele verdin o gecikmiş hesaplaşmalarda...
Sen ilkyazdan alıp güze açarken kapılarını...ben yazın sarhoşluğundan sonbahar serinliğinde aydım.
Seni beklerken kendime vardım.
Yadsıyamam: Sevildim ve sevdim çoğu zaman...
Müsebbibi sensin...YARİM HAZİRAN!...


Yaşım büyüse de büyümedi içimdeki çocuk...
...ama zamanla oldunlaştı Haziranlarım...
Yeni gelenler sonbahara daha yakın şimdi...
Eski mektuplar ve sepya renkli fotoğraflarla dolu bir albümde hayatım...Haziran doğumlu...
Kulağımda bir şiir Hasan Hüseyin'den artakalan:
"Sokaktayım/gece leylak ve tomurcuk kokuyor/yaralı bir şahin olmuş yüğreği\uy anam anam...\Haziran'da ölmek zor"...
Lakin doğmak da zor Haziran'da...
Yaz kapıyı çalsa da;
...biliyoruz sonu hazan...
Yine de seviyorum seni..
YARİM HAZİRAN!...
CAN DÜNDAR

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin

    © Blogger template by Emporium Digital 2008

YUKARI ÇIK